“Maaş kartınızı kocalarınıza vermeyin”

Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları Kurulu, kadına şiddet ve çocuk istismarı davalarında gönüllü olarak çalışıyor.
Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları Kurulu, kadına şiddet ve çocuk istismarı davalarında gönüllü olarak çalışıyor.

Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları Kurulu, kadına şiddet ve çocuk istismarı davalarında gönüllü olarak çalışıyor.

Takip ettikleri dosyada “Kim?” sorusundan çok, “Ne?” sorusuna yanıt arıyorlar. Ne olmuş? Dil, din, ırk cinsiyet ayrımından önce, neden-sonuç arayışındaki kurul üyeleri ile 8 Mart’a özel röportaj yaptık. Ropörtaj için fotoğraf çekimi yapacağımızı söylediğimde “Resimlerimiz artist gibi çıkmaz değil mi?” dediler. Çünkü yaptıkları artistlik değil, reklam olmak hiç değil. Gönüllü olarak, kadın, çocuk, hak ve sevgi için çalışıyorlar. Röportajı bu duygularla okumanız dileğiyle.

Röportaj: GAYE COŞKUN

Fotoğraflar: BURCU KARSANTI ATAM

8 Mart Dünya Kadınlar Günü- Gaye Coşkun Röportaj

Kurul nasıl çalışıyor?

AV.FATMA GÜRSOY : Kurulumuz Antalya Barosu’na bağlı olarak Alanya’da faaliyetlere katılıyor. Otuzun üzerinde genç arkadaşımızla çalışıyoruz. Kurulumuz kadın hakları, kadına şiddet ve çocuğa karşı cinsel istismar gibi olaylarla ilgileniyor. Başvurular geliyor, dosyalara bakıyoruz, olayların özelliklerine bakıyor ve katkımız olabilecekse onlarla birlikte çalışmaya başlıyoruz. Baroların gönüllü kurulları vardır. Spor, kadın, çevre, hayvan hakları, sanat gibi konularda. Bunların hepsi gönüllü çalışmadır. Kurula girdiğiniz andan itibaren gönüllülük biter sorumluluk başlar. Kesinlikle ücret yoktur.
Dava dosyaları üzücü olaylardan oluşuyor. Duygusal çöküntü yaşıyor musunuz?

AV. FATMA GÜRSOY: Duygusal bağ, üzüntü oluşuyor. Günlük yaşamda terapiye zaman olmuyor ama çok konuşup, paylaşıyoruz. Bizim terapimiz davalardan aldığımız iyi sonuçlar.

Türkiye hangi durumda?

AV FATMA GÜRSOY: Çocuk istismarı ve kadın hakları ihlali konusunda Türkiye kötüye gidiyor. Adliyemizden aldığımız sonuçlara göre bir yılda Alanya’da 200’ün üzerinde cinsel istismar davası açıldığını gördük. Türkiye’de patlama var, sadece Alanya’da değil.
Ön planda kadın, erkeği memnun etmiyor. Sizde durum nasıl?

AV. HALİME ŞENLİ: Eşimle hiç çatışmadık. Bir kere olsun “Gitme” demedi. Dese de dinlemeyeceğimi biliyor. Bazen takılıyor, gazetede haber okuyor “Halime bak orada da kadın var, git yardım et, sen boş kaldın” diyor. Şöyle düşünüyorum. Şimdi özel, paralı okullar var. Ama bizler devlet okularında okuduk. Bu topluma, vatana borcum olduğunu düşünüyorum. Gücüm yettiği, elimden geldiği sürece mücadele etmeye devam ederim. Ben hukuktan, doğrudan yanayım. Söylediklerim hukuka uygun, yasa dışı bir şey söylemiyorum. Bu nedenle sokağa çıkmaktan, konuşmaktan korkmuyorum. Tek kişi ne kadar başarabilir tabii… Ama şimdi kurul olarak mücadele ediyoruz. Bu toplumu, kadını, Alanyayı, hayatı seviyorum. Bunun için mücadele ediyorum.

Toplum hak aramaya ne kadar açık?

AV. HALİME ŞENLİ: Türkiye’de yasa değişikliği istemiyoruz. Keşke mevcut yasaları uygulayabilmek, gerekleri yerine getirebilsek. Yasalarımız, anayasamız, anayasa ile eş değer uluslararası sözleşmelerimiz hepsi var. Bunları yerine getirebilsek pek çok şeyi çözmüş olacağız. Bu mücadelede şunu görüyorum, aileler, kadınlar, erkerler hiçbiri haklarını bilmiyor. Hakkını bilen insan cesur oluyor, kendine güveniyor. Bir anne bunu bilmiyor, kanunda ne yazıyor, hakları neler, devletin yükümlülükleri neler, ona neler verili, neler isteyebilir? Bunları bilmiyor. Bilmediği için korkuyor. Kadınların bilmeye, öğrenmeye, cesarete ihtiyacı var. Bu konuda çalışan gönüllüler var, bakanlığımız var. Sadece bunlardan haklarımızı istemeyi bilmeliyiz.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü- Gaye Coşkun Röportaj -2
Fatma Gürsoy, Gaye Coşkun, Halime Şenli

Sizi en çok etkileyen dava nedir?

AV HALİME ŞENLİ: Çok dava etkiliyor. Duruşmaya girmeden bir kaç gün önce gergin oluyorum, rüyama giriyor. Ama bir olayımız var hala çözemedik. Sen röportaj yapmıştın, fuhuşa sürüklenen, hem de akrabası tarafından zorla yaptırılan bir kadın. Dava bile açılmadı. Hakime, savcıya söz geçiremedik. Derdizimi anlatamadık, anlattık başvurumuzu yaptık hala davamız açılmadı. O kız diyor ki, “Elime fırsat geçsin onları öldüreceğim.” Yapma etme diyoruz, o da diyor ki, “Hani ne zaman açılacak dava?” Birkaç karar alıp komisyonda yazmakla olmuyor. Türkiye’de hakimin, savcının, polisin, psikologların olaya bakışı değişmeli. Sıradan bir hırsızlık gibi değil bu olaylar. Bu bakış açıları değişmeli. Biz bakana, müsteşara ulaşıp davayı anlatmaya, böyle çare bulmaya çalışıyoruz. Bu insanın içini acıtıyor.

Ekonomik özgürlük işin neresinde?

AV HALİME ŞENLİ: Maaş kartını eşine veren kadın bir kez düşünsün, çünkü bu ekonomik şiddettir. Ekonomik gücü elinde bulunduran, bütün gücü elinde bulunduruyor. Toplumda da ekonomi, iş dünyası erkeklerin elinde. Kadınlar bu yüzden mağdur. Dünya üzerindeki iş gücünün yüzde 66’sını kadınlar yapıyormuş aslında. Ama kadınlar dünya üzerindeki mal marlığının sadece yüzde 2’sine sahip. Oranı yüzde 40-50’ye getirebilsek herşey değişecek. Mesela baktığımız bir dava var. Öz babanın tecavüzüne uğramış genç kız. Ensest olayı. Anne ev hanımı, yıllardır böyle bir şey olduğundan şüpheleniyor ama itiraf edemiyor, şikayet edemiyor. Sonunda kız şikayetçi oldu, baba tutuklandı. Şimdi anne itiraz etti, “Yalan söyledim” dedi. Neden vazgeçtin dedim, kadın “Çocuklarıma nasıl bakacağım, eşim üzerime ev yapacak” diyor. İşte bu yüzden kadınlar maaş kartınızı kocalarınıza vermeyin, çalışın, üretin güçlü olun.

Peki ne yapacağız?

AV HALİME ŞENLİ: Şiddet ve istismara uğrayanlar korkmayın, utanmayın. Aileler korkuyor, ”Çocuğum ifşa edilir, adı kötüye çıkar” diye çekinmeyin. Çocuğunuz böyle bir şeye maruz kalıyorsa kesinlikle utanmayın. Suçlu o çocuk değil…

8 Mart Dünya Kadınlar Günü- Gaye Coşkun Röportaj -3

KURUL ÜYESİ AVUKATLARIN 8 MART MESAJI

AV. SİNEM TOPÇU: Ataerkil düzende insanların davranışlarını değiştirebilecek tek şey kanunlarımızın istikrarlı uygulanmasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin de itici gücü hukuktur. Hukuk her zaman yanımızda, biz de kadın hakları kurulu olarak her zaman kadılarımızın yanındayız.

AV.NİDA OCAK DOĞAN: Kadın hakları savunucuları olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel ve psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu hatırlatıyor; kadına şiddet sonlanıncaya kadar mücadeleyi devam ettireceğimizi bildiriyorum.

AV. SEZGİN KARMA: Halkımızda, hane içinde üretilen emek eşitsizlik olarak değerlendirilmekte ve ev hanımları işsiz statüsündedir. Sosyal güvenlik açıklarımız nedeniyle de ev hanımları emeklilik güvcesinden yoksun olmaktadır. 8 Mart, “eşit işe eşit ücret” isteyen kadıların günüdür. Kutlu olsun.

AV. AYSUN TOK: 8 Mart çok önemli bir gün. Emek ve dayanışmanın günü. Dünya’nın daha yaşanabilir, daha eşitlikçi hale gelebilmesi için kadına şiddetin olmadığı, çocukların istismar edilmediği, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu bir dünya yaratmak adına sonuna kadar savunucu olacağız.

AV. MÜGE GEZGİNCİ: Kadının birey olarak kabul edilmemesi yönündeki beyan ve tutumlar, kadının insan haklarının her geçen gün ihlalinin artmasına yok açmaktadır. Bu nedenle kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine katılması sağlanmalıdır. Unutmalayım ki birlikte daha güçlüyüz.

AV. ALİ CAN ATALAY: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Türk ve dünya kadılarının insani haklarını kazanması için büyük önem taşımaktadır. Bizler de bu insani hakların kazanılması için elimizden geleni yapmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.

AV. YILDIZ AKAY: Ülkemizde halen kadını obje olarak gören, sığ zihniyetler devam etmektedir. Bu zihniyetle mücadele etmeli, yaralı her kadında kendi kadınlığımızı görerek kadınların özgürlüğü için mücadeleyi bırakmamalıyız.

AV.ÜMMÜ GÜLSÜM ÖNVER: Dünya genelinde, eski çağlardan beri kadının ikinci sınıf muamele görmesine karşı çıkmak için çeşitli mücadeleler verilmiştir. 8 Mart bu mücadeleye sahip çıkmamız ve mücadeleye devam etmemizi hatırlatan en önemli günlerden birisidir.

CANAN COŞKUN: Kadınlarımızın sadece eğitime ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı vardır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.

Önceki İçerikMoneta’da tasarımlar sergilendi
Sonraki İçerikLa Cave’de ‘Akdağ’ konuşuldu