Her zaman güler yüzü ve yardımseverliğiyle Alanya’nın sevilen simalarından olan Güler Eczanesi sahibi Eczacı Mustafa Naci Güler ile mesleğin gereklilikleri, iyi bir eczacı olmanın kriterleri ve daha fazlası hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
“50 yıldır eczacı olarak halka hizmet veriyorum”
Güler Eczanesi sahibi Naci Güler, 1944 yılında Alanya’da 7 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk ve Orta öğrenimini Alanya’da tamamlayan Güler, okul birincisi olduğu için İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ne sınavsız girdi. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olan Naci Güler, bir müddet İstanbul’da görev yaptıktan sonra 1970 yılında Kuyularönü Camii karşısındaki Alanya Devlet Hastanesi yanında ilk eczanesini açtı. Yaklaşık 12 yıl burada hizmet verdikten sonra, Alanya Devlet Hastanesi’nin 1982 yılında Fığla mevkiine taşınması ile birlikte Güler Eczanesi’ni de buraya taşıyan Naci Güler, 35 yıl boyunca burada hizmet verdi. Naci Güler şunları söyledi: “50 yıldır eczacı olarak halka hizmet veriyorum. Her zaman en iyi hizmeti verebilmek için çabaladım. Bize gelen hastalarımızın haliyle moralleri bozuk oluyor. Biz onların tedavilerine yardımcı olurken morallerini de düzeltmek için çalışıyoruz. Ben bu mesleğe yıllarımı verdim ve daima insanlarla iletişimi ön planda tuttum. Çünkü bizim meslekte güler yüz ve halden anlamak önemlidir. İnsanlarla iyi iletişim kurmayan eczacı başarılı olamaz. Ben yıllarca bu düsturda çalıştım.”
“Günümüz eczacılığı ne yazık ki raf eczacılığı oldu”
İyi bir eczacı olma kriterlerinden birinin de mutlaka dürüst olmak olduğunu söyleyen Güler, mesleğiyle ilgili incelikler hakkında şunları söyledi: “Mesleğimin ilk yıllarında vatandaşlarımızın hepsinin doktora gitme imkanı yoktu. Olsa da her zaman doktor bulamıyordu. Elimizden geldiği kadar mesleğimizi kullanarak biz tedavi etmeye çalışıyorduk. Biz eczacılar halka hizmeti birinci plana, ekonomik kaygıyı ise ikinci plana atmalıyız. Dürüstlük, sağlık hizmetlerinin önemli bir parçası olan eczacılık mesleğinin saygınlığını korumak için her eczacının uyması gereken bir kaidedir. Günümüzde ne yazık ki birçok meslek gibi eczacılık da yıpratıldı. Benim iş hayatıma başladığım yıllarda mesleğimizin bir saygınlığı vardı. Şimdi o saygınlıktan eser kalmadı. Yeni mezun arkadaşlarımız ‘Eczane olsun yeter’ şeklinde düşünüyorlar. Günümüz eczacılığı ne yazık ki raf eczacılığına dönüştü. Reçete geliyor, hastaya raftan alınan ilaç veriliyor ve hasta gönderiliyor. Hiçbir eczacı mesleğe artık kendisinden bir şeyler katmıyor. Ben yıllardır doktorların hastalara yazdıkları “yapma ilaç” denen ilaçları ve kremleri hazırlarım ve bundan büyük zevk alırım. Çünkü bizim mesleğimiz şimdi yapılan gibi ilaç satmaktan ibaret bir meslek değil. Bir eczacı bir ilacı satarken nasıl kullanacağı, varsa sık görülen yan etkileri gibi bilgileri müşterisine aktarmaktan kaçmamalıdır. Bazen hangi bölüm doktoruna gideceğini bilemeyen insanları şikâyetleri doğrultusunda yönlendirmek gerekir. Günümüzde bazı kısıtlamalar da elimizi kolumuzu bağlıyor. Tansiyon aleti satıyoruz tansiyon ölçemiyoruz. Şeker aleti satıyoruz şekere bakmamız yasak.”
“Bir eczacı her zaman güler yüzlü bir esnaf olabilmelidir”
Alanya’nın en eski eczacılarından olan Mustafa Naci Güler, sohbetimize şu sözlerle devam etti: “Bu güne kadar 30’a yakın eczane personeli yetiştirdim. Hepsi de iyi yerlerdeler ve beni sektörde güzel bir şekilde temsil ediyorlar. Bizim mesleğimiz her zaman güler yüzlü bir esnaf olabilmeyi gerektirir. Yeni nesle de bunu öğütleyebilirim. Ben her zaman ticareti çok sevdim. Ama tesadüfen eczacı oldum. İşimi hep severek ve tam yaptım. Tabi işinizi sevince ve güler yüzlü olunca bu müşterilerinize de yansıyor. Benim eczaneme bazen sırf sohbet edip rahatlamak için gelen müşterilerim vardır. Bence insanların ruh hali de bir sağlık çalışanının sorumluluğundadır. Bunu gözetmek başarılı bir esnaf olabilmenin de kurallarındandır.”
“Oradan buradan duyulan tariflerle hazırlanan bitkisel karışımlar sağlığınızı tehdit edebilir”
Halkın sık sık başvurduğu bitkisel tedaviler hakkında görüşüne başvurduğumuz Eczacı Güler, “Aktarların durumunu çok tasvip etmiyorum. Biz eczacılar bu işin eğitimini alıyoruz ve ne yapıyorsak aldığımız bu bilimsel eğitime dayanarak yapıyoruz. İlaçlar ise uzun test süreçlerinden geçerek hazırlanıyor ve tüm yan etkileri prospektüslerinde belirtiliyor. Ama bitkisel tariflerde böyle bir şey söz konusu değil. Oradan buradan duyulan tariflerle hazırlanan bitkisel karışımlar sağlığınızı tehdit edebilir. Bitki de olsa doz aşımı ve yan etkiler gibi sebeplerle kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Bu gibi bitkisel karışımları kullananlar dikkatli olmalıdır” dedi.
“ALKÜ Eğitim Araştırma Hastanesi Alanya için iyi ve gerekli bir yatırım oldu”
Alanya’nın giderek büyüdüğüne dikkat çeken Mustafa Naci Güler, sözlerine şunları da ekledi: “ALKÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alanya için iyi ve gerekli bir yatırım oldu. Alanya’da daha önce olmayan bölüm doktorlarının gelmesiyle ve daha geniş alana sahip olmasıyla bu hastane Alanya ve çevresinin ihtiyacını karşılayacaktır. Hastanenin yanındaki eczacılar olarak ben ve diğer eczacı arkadaşlarım da artan hasta sirkülasyonunda hastaların ilaç tedarikini ivedilikle sağlarken morallerini de yükselterek Alanya’daki sağlık hizmetinin kalitesinin artmasına destek olacağız.”
Mustafa Naci Güler, 1970 yılında aile dostu Rahmetli Arıkan Yılmaz Dim’in isteği üzerine Yeni Alanya Gazetesi’nde kısa bir dönem Mesul Müdürlüğü yaptığını ve aynı yıl Kız Meslek Lisesi’nde Sağlık Dersleri ‘ne girdiğini belirtti. 3 çocuğu olan Eczacı Güler, hem eczane hem de çeşitli işlerle ilgilendiği dönemlerde de yorulmadan çalıştığını, şimdilerde ise o aktifliğini genç meslektaşlarına bıraktığını söyledi. Kendisine danışan yeni mezunlara tavsiyelerde bulunduğunu belirten Güler, “Yeni mezun arkadaşlarımız da mutlaka mesleklerini çok sevmeliler. İnsan sağlığını ön planda tutup, dürüstlükle ve azimle çalışmazlarsa bu kadar eczacının olduğu bir sektörde çabuk silinirler. ‘Ben eczacıyım’ diye halka tepeden bakarlarsa bu işte hiçbir başarı elde edemezler” şeklinde konuştu. Güler son olarak şunları söyledi: “Yaptığınız iş ne olursa olsun o işi ya tam yapın ya da hiç yapmayın. İster eczacı olun isterse de marangoz, ne olursa olsun işinizi tam yapın. Bana gelen stajyerlere önce ‘Bu işi yapmaya niyeti var mı’ diye bakarım. Eğer niyetli değilse yolun başındayken onları farklı sektörlere yönlendiririm. İşinizi her zaman aynı disiplinde ve tam olarak yaparsanız başarıyı yakalarsınız. Ben bugüne kadar işimi hep tam yaptığıma inanıyorum” dedi.