8 Mart Dünya Kadınlar Günü, yılda bir gün de olsa kadınların iş hayatındaki sorunlarını, hem eve hem işe yetebilmenin ne kadar zor bir süreç olduğunu anlamamız açısından önemli bir gün.
8 Mart’a özel, iş hayatının güçlü karakterlerinden, 16 yıldır aktif olarak ticaretin içinde olan, Sadullahoğlu AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Nilüfer Sadullahoğlu Zavlak ile keyifli bir söyleşi geçirdik.
Gülşah Erdem: Nilüfer Sadullahoğlu Zavlak kimdir?
Nilüfer Sadullahoğlu Zavlak : 24.09.1978 Alanya, hatta tam da şu an bulunduğumuz yer doğumluyum. Şu anki mağazamızın olduğu yerde eskiden evimiz vardı. Ben bu evde doğdum. 1996 yılında Alanya Özel Hamdullah Emin Paşa Koleji’nden mezun oldum. Daha sonra üniversite eğitimimi almak için İstanbul’a gittim. Koç Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nü 2001’de bitirdim. Daha sonra Akbank’ın yatırım uzmanlığı sınavına girip mülakatlarda başarı gösterip Akbank’ta yatırım uzmanlığı yardımcısı olarak işe başladım. Borsa ve portföy yönetimi üzerine orada ciddi bir finans eğitimi aldım. Bu iş tecrübesini aldıktan sonra finans mastırı yapmak üzere Amerika’ya gittim. 2005’te mastırımı tamamlayıp Alanya’ya döndüm. 2005’ten beri aile şirketimiz Sadullahoğlu AŞ’de aktif olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda Sadullahoğlu AŞ Yönetim Kurulu üyesiyim. 2011’de evlendim. İki kızım var. 1998 yılında üniversitede Maslak Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü’nde engel atlama üzerine profesyonel binicilik eğitimi aldım. Sonrasında yine İstanbul’un değişik kulüplerinde ve Amerika’da farklı çiftliklerde at bindim. Tabi Alanya’ya gelince biraz sıkıntı oldu. Çünkü Alanya’da konkur sıkıntısı vardı. Dolayısıyla ben de Rahvancılığa başladım. Şuanda da iki tane Rahvan atım var. Birkaç tane Rahvan yarışlarına katıldık. Yani atçılık benim hayatımda hala devam ediyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü iş hayatında bir kadın olarak nasıl yorumlarsınız?
Bildiğiniz gibi 8 Mart tam adıyla Dünya Kadın Emekçiler Günü. Amerika’daki bir fabrikada çıkan yangında hayatını kaybeden kadın işçileri 8 Mart’ta anıyoruz. Tabi bugün, yılda bir kez de olsa kadının iş dünyasındaki yerine ses vermiş oluyor. Kadının iş dünyasındaki ihtiyaçlarına, sıkıntılarına bir gün dahi ayırılmış oluyor. Bu açıdan bakıldığında bugünün olmasını faydalı buluyorum.
Sizce iş hayatında bir kadının başarı sırrı nedir? Sizce başarıya giden kısa bir yol var mıdır?
Başarının kesinlikle kısa bir yolu yok. Bu bir gerçek ve başarı kesinlikle çok çalışmaktan geçiyor. Bunu ben kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Yani çok çalışmadan başarı olmuyor. Sürekli kendinizi güncellemeniz gerekiyor. Bu hususta okumak çok önemli. Sadece bulunduğunuz yer ile ilgili değil tüm dünya ile iletişim halinde olmalısınız. Dünyanın sadece bulunduğunuz yerden yani Türkiye’den ibaret olmadığının farkında olmanız gerekiyor. Bir de en önemlisi Allah’ın yolunuzu açık etmesi gerekiyor. Her şeyden önce nasip diye de bir şey var, nasipten ötesi yok. Ancak, önce biz çok çalışacağız sonra gerisi Allah Kerim diyeceğiz. Çok çalışmanın yanına, süreklilik ve hızlı harekete geçmeyi de başarının sırları arasına ekleyebiliriz. Çünkü harekette bereket vardır.
Peki, sizce iş hayatını kadın ve erkek olarak cinsiyete ayırmak ne kadar doğru?
Tabi kadın ve erkek olarak adlandırmayı doğru bulmuyorum, bu ayrımcılığa giriyor. Cinsiyet farkından ziyade toplumsal düşünce yapısından kaynaklanıyor çoğu sıkıntımız. Toplumumuzda kadına yüklenen sorumluluklar çok fazla, neredeyse her şeyi kadına yüklüyoruz. Koskoca bir topluluğun ahlak değeri kadından ölçülüyor, aile yapısı ve tüm tanımlar kadın üzerinden adlandırılıyor. Ayrıca, bir kadın hem evine, çocuklarına hem de iş hayatına yetişerek üç işte birden çalışıyor. İki işte birden çalışan bir erkek düşünün, o çok çalışkan adam helal olsun iki işe koşturuyor denir, değil mi? Ama kadına gelince, hele bir de çocuk varsa evin yemeği, temizliği, eksiği gediği, çamaşırı, ütüsü, düzeni başlıca bir iş, çocuk gelişimi, ihtiyaçları da ayrı iş. Toplamda üç ayrı sektörde çalışmış oluyor ve bu doğal karşılanıyor. Bir helal olsun denmiyor. Çalışan anneler için devletin birçok yeni destekleri var. Ama bu desteklerin daha da arttırılması gerekiyor, hala yeterli değil. Ben iki çocuğumda da, doğumdan sonra 4. ayımda çalışmaya başladım. Bebeklerim 4 aylıkken İstanbul’a ve İzmir’e toplantılara gittim. Çünkü sürekli devamlı olan bir iş var, bırakamıyorsun. Ofis ortamında çalışmadığın zamanlarda da telefonla çalışmaya zaten devam ediyorsun. Ama şunu da itiraf edeyim iki çocuğumun hamilelik ve doğum süreçlerimde kariyerimde gerileme yaşadığım doğrudur. Şu anda küçük kızım 1,5, büyük kızım 4 yaşında ve ben yeni yeni toparlanmaya başladım. Yine de 1,5 yaş küçük bir yaş, ana kuzusu yaşında. Hem evlatlarıma gerekli vakti ayırmaya çalışıyorum hem de kariyerimde kaybettiğim dönemi telafi etmek için yoğun çaba gösteriyorum. Bizim sektörde bayanlar azınlıkta, 1500 Arçelik bayisinden sadece 30’u bayan bayii. Akdeniz bölgesinde sadece iki bayan bayii var. Sektör hızlı, acımasız, hata kaldırmıyor, ben de ayak uydurmaya çalışıyorum.
Kaç yıldır iş hayatının içindesiniz?
Ben üniversiteyi bitirdikten sonra yani 2001 yılından itibaren çalışıyorum. Tabi 2 yıllık bir mastır dönemim oldu. Ama o da kariyerin bir kısmı. Yani aktif olarak 16 yıldır ticaret ve bir kısım siyasetin içinde oldum.
İlk başladığınız dönemden bu yana iş hayatında sizi en çok zorlayan şey ne oldu?
Ben genel itibari ile duygusal bir insanım ve iş hayatında da her ne olursa olsun bazı değerlerin kaybedilmemesi gerektiğini savunuyorum. Bir insana her şeyden önce güvenebilmek gerekir. İş hayatımda güven ilkelerine aykırı şeyler görmek iş hayatında beni bugüne kadar en çok zorlayan şey oldu. Tabi ki bu durum bütün iş dünyası için geçerli değil. İş hayatında güzel karakterli arkadaşlıklar da kurduğum oldu. Ama bir iki tane de olsa bu tip örneklerle karşılaşıyorsunuz. Dürüst olmayan kişilerle karşılaşmak çok zor bir durum. Çünkü güvensizlik ticarette çok büyük sıkıntıdır. Bizim işimiz karşılıklı güven esasına dayanıyor. Dediğim gibi duygusal bir insan olduğum için hayal kırıklıkları beni çabuk etkiliyor. Bu konuda profesyonel yaklaşamıyorum. En sevmediğim tarafım da bu zaten.
Peki, böyle zorluklarla karşılaşınca nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? Hiç vazgeçmeyi düşündünüz mü?
Bir süre demoralize oluyorum. Biraz geriye çekiliyorum. Sonra tekrar kaldığım yerden devam ediyorum. Çünkü elimde değil. İçimdeki bu yaratıcılık, bu üretkenlik tekrardan beni işe sürüklüyor. Etrafıma bakıyorum, hiç kimse benim gibi yılmıyor. Ne olursa olsun yoluna devam ediyor. ‘Benim de böyle yapmam gerek. Nasıl yapabilirim?’ diye kendime sordum. Benim sorunum galiba duygusallık. O duygusallığı aşmam gerekiyor. Artık son dönemlerde ‘olmadı ama olsun, bu seferlik böyle olsun’ şeklinde kendimi motive ediyorum. Vazgeçmeyi çok kez düşündüm. Hiç düşünmedim desem yalan olur. Hala da düşünüyorum. Beni bu konuda cezbeden şey, çocuklarımın en güzel yaşlarında olması ve onlarla birlikte daha fazla zaman geçirip bugünlerin tadını çıkarmak düşüncesi oluyor. Ama bir yandan da dediğim gibi iş beni çekiyor. Yapılabilecek şeyleri gördüğüm için duramıyorum. Allah’a şükür iyi firmalarla ortaklık yaptık. Arçelik ve Alfemo çok iyi iki firma. Onlarla da çok güzel işler başarıyoruz. Tabi işlerin devam etmesinde bu tip durumların da olumlu etkisi var.
İş hayatındaki şu anki durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bundan sonra Sadullahoğlu A.Ş ya da sizin özel olarak planladığınız bir şeyler var mı?
Ben 38 yaşındayım. Yani iş hayatında olgunlaşma aşamasındayım. Bu demek oluyor ki daha yolun başındayım. Kendimi bir şey başarmış olarak görmüyorum. İnşallah başarmayı hedefliyorum. Elimizde 35 yıllık bir Arçelik bayii geçmişi var. Bu da 35 yıllık bir güven demek. İnsanların Sadullahoğlu A.Ş.’yi Arçelik’in önüne koyduğu bir durum söz konusu. Bu düşünceyi mevcut yerinde tutmak benim için başarıdır. Sadullahoğlu A.Ş olarak birçok kez, Türkiye’deki 1500 Arçelik bayii arasından başarılı ilk on bayii arasına girdik. En son 2009 da başarılı ilk on bayii arasındaydık. İnşallah bu sene tekrar il 10’da olmak istiyoruz. Bu sene öncelikle ilk 10’u hedefliyoruz. Bunun için de çok ciddi çalışmalar başlattık. Bu yeni yerimize taşındık. Bu taşındığımız yer Orman İşletmesi yanı. Eskiler iyi bilir, Alanya’nın ilk pansiyonlarından Koza Pansiyon’un olduğu yer. Yine dediğim gibi benim doğduğum ev buradaydı. Tekrardan buraya dönmek benim için yeni bir başlangıç ve yeni bir doğuştur. İnşallah başarılarımıza devam edeceğiz.
Bu mağaza hem konsept olarak hem de dizayn olarak alışılmışın dışında bir mağaza. Sadullahoğlu AŞ.’yi sektörde farklı kılan nedir?
Bizim farklı bir konseptin içinde olmamızda iki önemli faktör var. Biz projemizde burayı canlı mağaza olarak düşündük. Yani karşılıklı interaktif olan bir mağaza. Showroom içine bir mutfak yaptık. Bu Show Mutfak ‘ta Refika ile başlayan ve ileride de devam edecek etkinliklerimiz oluyor. Burada Alanya’daki üniversitesinden tutun, kadın girişimcilere kadar, yerel lezzetleri iyi yapan tanıdıklarımız da dahil hepsi ile birlikte aktiviteler yapacağız. Burada workshoplarımız da olacak. Ayrıca evlenecek olan çiftler, bizim mağazamızdan bir evin bütün ihtiyaçlarına iyi kalite ve uygun fiyatlarla ulaşabilirler. Arçelik ve Alfemo markalarına gözüm kapalı güveniyorum. Bugüne kadar memnun kalmayan bir müşterimiz olmadı. Onu dışında mobilyada ihtiyaç sahipleri evlerine uygun mobilyaları seçip mağazamızda evlerinde nasıl duracağını online sistemimiz sayesinde görebilir. Bu Alfemo’ya özel hizmetlerden bir tanesi. Her markada bu hizmetle karşılaşamayabilirsiniz. Hazır 3D çizimlerimiz var. Odalarının metrelerini girip alacakları eşyaların evlerinde nasıl duracağını önceden görebiliyorlar. Dekorasyonumuzla da keyifli bir mağaza yapmak istedik. Aktivitelerimiz, kampanyalarımız ve sürprizlerimiz de devam edecek. Mart ayında alışveriş yapan ilk 200 müşterimize futbolcular tarafından imzalı Alanya Spor forması hediye edeceğiz. Onun dışında yoğun istek üzerine tatil hediyemiz mart ayının sonuna kadar devam edecek. Dediğim gibi evlenecek olan çiftler bütün ihtiyaçlarına mağazamızdan birleştirilmiş kampanyalar ile ulaşabilirler.
Son olarak iş hayatı ve başarı konularında verebileceğiniz öneriler var mı?
Bugün ben burada bir aile şirketinde, Sadullahoğlu A.Ş Yönetim Kurulu üyesi olarak bulunuyorum. Koç Üniversitesindeki eğitimimden sonra kariyerime devam etseydim, Finans dünyasında kariyer yapmış olacaktım. Muhtemelen bir finans şirketinde portföy yöneticisi olurdum. O da benim için bir yoldu. Ama Alanya’yı çok sevdiğim için ve Alanya sevdası ağır bastığı için burada bir yol çizdim kendime. Yaratıcılığımı burada daha çok kullanabileceğimi düşündüm ve seçimimi ona göre yaptım. İlk aşamada sevdiğiniz işi yapmanız çok önemli. Ben İstanbul’da finans dünyasında çok iyi yerlerde olabilirdim ama mutlu olmazdım. Dolayısıyla böyle de bir imkân varken mutlu olacağım yeri seçtim. Önemli olan, birincisi sevdiğiniz işi yapmak, ikincisi çok çalışmak ve üçüncüsü de kendinize bir hedef belirleyip kendinizi bu yönde geliştirmek. Şu an piyasada işverenler birlikte çalışacak kişi bulamadıklarından yakınırken, iş arayanlar da iş bulamamaktan yakınıyor. Ortada bir dengesizlik var, bunun da eğitim sistemimizden kaynaklandığını düşünüyorum. Eğitim sistemimiz ne yazık ki bu ikisini birleştiremiyor. Bu sorunun ileride de artacağını düşünüyorum. Gençlere önerim, eğitim sisteminin size verdikleri ile yetinmeyin ve kendinize uygun bir alan seçip bir konuda uzmanlaşın. Üniversiteden çıkan bir gencin “ne iş olsa yaparım” dememesi gerekiyor. Örneğin turizm otelcilik okuyan birisi mezun olunca, ‘ben insan kaynaklarında kendimi geliştirdim, kanunlara ve işleyişe hâkimim, stajlarımı bu yönde tamamladım’ diyebilmesi gerekli. Her sektör için bu tip örnekler verebiliriz. Herkese başarılar dilerim. Allah herkesin emeğinin karşılığını verir inşallah.